ULÛHİYET & UBÛDİYET

Ubûdiyet & Ulûhiyet 

Ubûdiyet, abdın/kulun kulluğu; Ulûhiyet, İlâhın ilâhlığı.

Ubûdiyet olmasaydı, Ulûhiyet olmazdı; tersi de geçerli, Ulûhiyet olmasaydı, Ubûdiyet olmazdı. Bu, çook genel bir yargı; bu yargıyı özelleştirelim. Benim ubûdiyetim (kulluğum) yoksa, ilâhım da yoktur; ilâhım yoksa, ubûdiyetim de yoktur ya da ilâhım kendimdir = ilâhehu hevâ = özgürümdür!; bunun ne kadar saçma bişey olduğunu zerre kadar aklı olan herkes anlar.

İlâh 

İlâh, Türkçe’de Tanrı/Tengri anlamında. Tanrı, Çince’den Türkçe’ye geçmiş bir kelime. Çince, tianri, titan. Titan, olağanüstü güç; kimyada ise, simgesi Ti, atam numarası 22, çook sert, çook güçlü ve parlak beyaz renkli bir element. Türkçe’de Tanrı/Tengri, gökteki yüce/ulu güç.

İslâm, bu gücü yere de indirir, hayatın içine katar. İslâm dışı dinler, O’nu uzağa/hayatın dışına atarak etkisizleştirirler. Her dinin ulûhiyet anlayışı farklıdır. 

Her hangi bir ilâha ubûdiyeti = kulluğu olmayanın, ilâhının yokluğu ya da ilâhının kendi olduğu açıktır. Bu cümleyi şu şekilde de kurabiliriz : Herhangi bir ilâha kulluk etmeyenin, ilâhı kendidir. Kendini ilâh kabul eden, (de) bibaşkasını kul olarak görür, kullaştırır. Biyerde ilâh varsa kul da olur. İlâh’ın Allah olduğu (Allah’tan başka ilâhın olmadığı) yerde, herkes Allah’a kul olur. 

İlâh’a saygısızlık = O’nun emrine lakaytsızlık tövbe gerektirir. Vicdan azabı çekmeden (derin pişmanlık duymadan) yapılan tövbe, İlâh tarafından bilindiği için kolay kolay kabul ol(un)maz; çünkü o tür tövbe yapan (nasuh tövbesi yapmayan) biri, aynı saygısızlığı (lakaytsızlığı) bidaha yapar/yapabilir. 

Dost-düşman dikotomisi

Dost, karşılıksız seven, kendisine güvenilen ve kendisinden zarar görmeyeceğimiz kimse; düşman, kendisinden zarar gelen/gelebilecek kimse.

NFK, “Toprak post, Allah dost.” demişti ama düşmanın kim olduğunu söylememişti. Düşman : Allah dışında ilâh edindiğimiz her şey ve herkestir, nefsimiz ve tağutlar = şeytan/lar dahil.

Tağut

Tağâ (طغى)’dan tağût. Tağût, aşırı giden, haddi aşan, zulmeden demek. Ölçüyü İlâh = Allah koyar; Allah’ın koyduğu ölçülerde aşırıya gitmek, haddi aşmak tağûtluk; o ölçülerin içinde kakmak, onlara riâyet etmek, dindarlık/kulluktur.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET