LÂ ...

İslâm’a girişin, Müslüman oluşun “anahtar cümlesi” ‘Lâ ilâhe illâ Allah’tır. Bu cümleyi ‘Lâ fâile illâ Allah’ şeklinde okuyanlar, anlayanlar ve yorumlayanlar da vardır. İlk cümle, İlâh, sadece Allah’tır derken; ikinci cümle, fâil/özne sadece Allah’tır der. Fail/Özne sadece Allah’sa = İlâh/Allah, mutlak Fâilse, bizim ve şeytanın özneliği/fâilliği = sorumluluğu ne anlama gelir; biz ve şeytan/lar neden var/ız?

Bizdeki samimiyetin test edilmesi için.

Bizde, İlâh’ın/Allah’ın Varlığı, Birliği ve Rablığı kayıtlı/kodlu, (ama) bizler O’nu unutup “başka birini” (!) Rab ve İlâh olarak kabul edip-etmeyeceğimizin görülmesi için şeytan var edilmiştir!. Şeytanı, şeytanları dinlemezsek, Rabbimizi dinlemiş oluruz; Rabbimizi dinlersek, şeytanı, şeytanları, şeytanların bizi yönetmesi ve yönlendirmesini (onların rabliğini) reddetmiş oluruz. Bizde/içimizde şeytan (= şeytanî nefsimiz) olmasaydı insan olmaz, melek olurduk. İnsan olma, doğru/akıllı tercihte bulunmadır. Doğru tercihte bulunan insan, “beşer” düzeyine yükselir. Efendimiz, bize Beşîr ve Nezîr (= beşîran ve nezîran) olarak gönderilen İnsandır, İnsan-ı Kâmil’dir. İnsan, fıtratına negatiflik ve pozitiflik (taqvâ ve fücur) yüklenen “nötr varlıktır”; pozitif (taqvâ) yanı ağır basarsa kemâle doğru; negatif yani ağır basarsa esfele/sefilliğe doğru yol alır. İnsanın mücadelesi kendi = nefsi iledir. Şeytan, Rabbin/in düşmanı = karşıtı değil, insanın düşmanı = karşıtıdır. Rabbe hiç kimse düşman olamaz. Rab, şeytanı insana düşman yaratarak, insanla olan dostluğunu pekiştirmek istemiştir; içindeki şeytanı reddeden insan, Rabbine, Rabbi de o insana dosttur (evliyâ). “elâ! inne evliyâellahi lâ havfun aleyhim ve lâ hüm yehzenûn. İyi bilin ki Allah’ın dostları için korku ve üzüntü yoktur.” (10/Yunus, 62.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET