BİR IŞIK GÖRMEK!.

İnsanoğlu ihtiyaçlarını gidermek için çeşitli sıkıntılar (= karanlıklar) içinde bunalır, mücadele eder-durur. Niyeti = kalbi temiz ise, ona eninde-sonunda bir ışık = bir çıkış yolu görünür. Hz. Mûsâ (a.s.) (da), böyle zorlu bir yolculuk esnasında bunalmış ve Tûr’a geldiğinde bir ışık (ateş) görmüştü de ehline = ailesine : Durun (siz burada bekleyin)!, Ben size bir “kor” getireyim.” (de ‘ısının’)! demişti.

Niyeti = kalbi temiz olmayanlar (= karamsar olanlar), bu ışığı göremezler. Kişi O ışığı görünce, “ayakkabılarını (dahî) çıkarmalı!.” (= üzerinde hiçbir mülkiyet taşımamalı).

Allah-u A'lem, Hz. Mûsâ, ışığı ilk gördüğünde niyeti onu sahiplenmekti ama Rabbi Ona, orada, bırakın ateşi (ışığı) almayı/sahiplenmeyi, sahibi olduğu “ayakkabılarını dahî çıkarmasını” istedi. O ayakkabılar, Seninle Benim aramda engel teşkil ediyor; Sen “Kutsal Vâdi Tûvâ’dasın.” (= Rabbinin karışındasın!.) “Seni Ben Kendime seçtim; Sana vahyettiklerimi iyi dinle!. Ben Allah’ım; Ben’den başka ilâh yok; sadece Bana ibâdet et. Ben’i unutmamak = hatırlamak/hatırında tutmak için salâtı/namazı ikâme et!.” (20/10-14.) dedi.

...

Işığın Arapçası Nûr’dur. “Allah, göklerin ve yerin Nûr’udur...” (25/35.) Niyetimiz = kalbimiz temiz olursa, O bize bir ışık gösterir/gönderir; O’ndan umudumuzu aslâ kesmemeliyiz.

...

Sûrenin devamında “âsânı da at!.” (20/19.) denildiğini hatırlatırım. Bugün biz de bir ışık görmek istiyorsak o günkü âsânın bugün neye karşılık geldiğini düşünmek = bilmek ve gereğini yapmak zorundayız. Bize gelen ışığı kesen/soğuran o kadar çook şeyimiz var ki, o ışığı fark edemiyoruz; şeylerle oyalanıyoruz; ağır olacak ama, aslında “şeylere tapıyoruz.”!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET