KAFES

"Kafes"

Olabildiğince dar alanda yaşamaya mahkum olma. Kafes, genelde “özgür ve uçan kuşlar” için yapılmıştır ama modern insan da kafestedir. Onu kafese iki şey sokar : Ekonomik darlık ki bu dışsal mahkûmiyettir ve fikrî tutsaklık.

Ekonomik olarak kafese mahkûm olmak, seyahat edememek = ‘uçamamaktır’. Double yollar (otobanlar) ve havalimanları yapıyoruz ama bu yolları ve havalimanlarını parası olan çok az kişi kullanıyor. 15-20 günlük bir yurt dışı seyahati yapayım, içinde yaşadığım kafesimi biraz da olsa kırayım dedim. Uçak biletlerinin, otel fiyatlarının orta halli bir emekli için çok pahalı olduğunu gördüm; çok ince hesap yapmak gerekiyor. Bu fiyatlarla ülkede yaşayan insanların büyük çoğunluğu, kafesinden çıkıp “uçamaz”; uçsa da çok uzaklara gidemez.

Dışarıdan buraya gelenler için bu ülke çook ucuz; biz dışarı çıkınca her şey pahalı. Yeni ekonomi modeli : Üretim, istihdam, ihracat ve büyümeye dayalı. Korkarım, üretim ve istihdam ucuz işgücü ile; üretilen emtialar da içerideki fiyatlara oranla çok daha ucuza ihraç (dış satım) edilerek büyüme gerçekleştirilecek ve bu büyümeden elde edilen hâsılat da âdil paylaştırılmayacak. Paylaşımdan aslan payını alanlar, ülke ülke gezecek; kırıntılarla idare edenler de kafeslerinde ‘yaşamaya’! devam edecek...

...

Fikrî tutsaklık ise çok ayrı bir mesele. Bu, büyük oranda dışsal değil içsel ama ekonomik tutsaklıkla da ilintili. Siz, sadece temel yaşam gereksinimleriniz (yeme-içme, barınma-bürünme) için günde 8-10 saat çalışmak zorunda kalırsanız; bu kadar çalışmaya rağmen bunları bile en asgarî düzeyde karşılayabilirseniz; yaşam kalitesini biraz artırmaya kalkınca, kredi çekip 10-20 yıl yüksek faizle borçlanırsanız, özgür düşünmeye (okumaya) zamanınız kalır mı?!.

...

Dün bu kafes akabe, kölelik idi; bugün adı değişti, modernleşti. Ne garip ki modern köleler kendilerini “özgür” zannediyorlar; sadece karınlarını doyurmak için evden işe, işten eve gidebiliyorlar.

Sadece ülkemizde değil her ülkede büyük çoğunluk için hayat gerçekten zor. Onlar, tasarlanmış bir kısır-döngünün içinde (=kapitalizm) yaşamaya mahkum; bu mahkûmiyetten kurtuluş için çook dik, çook sarp bir yokuşu çıkmak, kendilerine örülen kafesi kırmak zorundalar. 

“Sarp yokuşun ne olduğunu bilir misin?

(Bağlı bir) boynu çözmek = köleleri özgür kılmaktır.

Yahut salgında ve açlıkta (bir açı, bir yoksulu) doyurmaktır. Kendi açken/muhtaçken bir açı/bir muhtacı doyurmaktır. Bir yetimi, bir miskini, yoksulu. Yahut (verecek bişey yoksa) onlara sabrı ve merhameti tavsiye etmektir.” (90/12-17.)

Verecek bişey her zaman vardır. Mal biterse fikir devreye girer. Malı olmayan fikrini verir; fikri olmayan da malını; ikisi de varsa ne âlâ!.

İnsanları modern kölelikten, kafesten kurtarmak için malı olanla fikri olan, malına köle olmayanlarla, fikren özgür olanlar iş ve güç birliği yapmalıdır. Bu işbirliği olmaz/yapılmazsa her geçen gün kafes daralır/daralıyor!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET