TESETTÜR

Tesettür. Örtünme. Hicâb.

Setr, gizlemek, örtmek; sütre, öne konulan engel. Tesettür, örtünmek, gizlenmek, saklanmak, kamuflaja girmek; tersi, açılmak-saçılmak, bedeni göstermek için transparan giyinmek. 

Tesettür, bedeni yabancı başka bir bedenden korur; bu korumayı da elbise = örtü ile yapar.

Hicâb : 1) Örtü, engel, perde. 2) Utanma duygusu, mahcûbiyet.

Tesettürün = örtünmenin = hicâbın temelde üç boyutu vardır, her boyut da kendi içinde ikiye ayrılabilir.

1) Bireysel-psikolojik boyut.

2) Toplumsal-ahlâkî boyut ve

3) Dinî-ilâhî boyut.

Bireysel-psikolojik boyutta iki yaklaşım göze çarpar : 1) Bu beden benim, istediğim gibi kullanıyorum, bedenimi beğeniyorum, güzel buluyorum, onda bir “ayıp” görmüyorum ki örteyim. 2) Evet, bu beden benim ama bana emanet, onu güvenli olmayan = kem gözlerden korumalıyım. İki yaklaşıma da yorum yapmayayım ama şu cümleyi kurayım. Değerli olan korunur. 

Toplumsal-ahlâkî boyutta da tesettüre iki bakış/yaklaşım göze çarpar. 1) Özgürlük-kölelik yaklaşımı. 2) Toplumsal-ahlâkî norm = yaptırım yaklaşımı. Eskiden köleler tesettüre girmezdi, tesettürle rahat çalışamaz, rahat hareket edemezlerdi; hür = özgür kadınlar ise tesettürlü olurdu, (tesettür, hem erkek hem kadın içindir.); hür = özgür insanları (kadınları) rahatsız etmek, insan onuruna dokunurdu, kölelerin onuru yoktu. O gün toplumsal ahlâk böyle bir anlayışı = normu ortaya koymuş, örtüyü de buna simge yapmıştı. Bayraklar da örtü idi ve o gün kabilelerin onurunu = bağımsızlığını temsil ediyor/du; (bugün de milletlerin). Beden konusunda toplumsal ahlâk söz konusu olunca ister istemez cinsellik ve evlilik devreye girer. Kim, kimin bedenini tamamen, kim kısmen görebilir, kim hiç (el, yüz ve ayaklar hariç) göremez. Mahrem & Nâmahrem meselesi. Kim kiminle evlenebilir, evlilikte sınır kaçtır? Teaddüd-ü Zevcâd meselesi. vs. Bu konulara girmek yazıyı uzatır, bunlar ayrı bir yazı gerektirir.

Dinî açıdan tesettür, hem kişisel-psikolojik boyutu hem de toplumsal-ahlâkî boyutu kapsar; din ikisine de duyarsız kalmaz ve bu yaklaşımları daha üst bir norma dayandırır; bu norm, elbette ki inananı bağlar. Nedir o norm? Rabbin “örtünün”! Emri. Bu emir, sessiz bir şekilde insanın fıtratında = vicdanında da vardır. İnsan, ilk kez ağaca yaklaştığında = günah işlediğinde ayıp yerleri göründü, ayıp yerlerini gördü ve utandı = mahcûb oldu, onları (cennet yaprakları ile) örttü. Dinin ‘ört! emri’ insanı bir bütün gördüğünden onu bedenen, fıtraten, duygusal ve toplumsal olarak korur ve bu koruma = taqvâ da, bedenden, bedenin korunmasından başlar. Beden, fizikî, cinsel ve duygusal saldırıya uğrarsa, insanın psikolojik ve sosyolojik bütünlüğü (ahengi) bozulur. Örtünmeme = transparan giyinme (cinsel) saldırıya davettir; karşı taraf, bu davet mesajını alırsa “koşar gelir”. Bu mesaj, nâmahrem olanlar içinde aile sorumluluğunu alabilecek birine verilir ve onunla akid = nikâh = sözleşme yaparak evlenilir.

Antrparantez, mahrem-nâmahrem konusunu biraz açayım. Mahrem, kendileri ile ‘evlilik (cinsellik) yasaklanmış’ olanları; nâmahrem ise kendileri ile ‘evlilik (cinsellik)  serbest’ olanları ifâde eder ama biri biriyle evlenmişse, bu serbestlik sadece evlendiği kişiye hastır; diğerleri evlilik (cinsellik) hususunda mahremdir; bu kişi evlenmeden önce nâmahrem olanlara karşı yine tesettürlü (vakarlı, ölçülü) olmak/davranmak zorundadır; kendisi ile evliliği haram (mahrem) olanların yanında belli yerlerini açabilir, daha serbest hareket edebilir.

Din = İslâm, beş hususu zarûri = olmazsa olmaz = şart görür, buna da ‘zarûrât-ı hamse = beş zaruret’ der. Onlar : Canın, dinin, aklın, malın ve neslin korunmasıdır. Can olmazsa din, din olmazsa akıl, akıl olmazsa mal ve nesil korunmaz; bunların hepsi birbirleriyle irtibatlıdır. Tesettür, hem canı hem dini hem aklı hem malı (bedenini mal olarak gören ve teşhir edenler için!) hem de nesli korur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET