ZÂLİM & MAZLUM
Zâlim, zulmeden; mazlum, zulme uğrayan.
Her zâlim, zulmünü zâlimlikten alır; zâlimlik, zâlim gibi değildir. Zâlimler, zâlimlikten ne kadar “pay” alırlarsa, o kadar zâlim olurlar ve aldıkları o zulmü, mazlumlara uygularlar.
Zâlimlik nedir?!.
Kötülüktür.
Kötü ile kötülük de farklıdır. Kötü (adam), kötülükten “pay alan” adamdır. Kötü, kötülükten aldığı bu kötülüğü “iyiler = mâsumlar” üzerinde uygular, gösterir.
Kötülük nedir, nasıl ortaya çıkar?!.
İyiliğin ve iyinin yokluğudur; kişi, iyiden ve iyilikten uzak kaldığı oranda kötüdür.
İyi nedir?!.
İyilikten “pay” almadır.
Mutlak İyi = Mahzâ İyi, Tanrı’dır.
Kişi, Tanrı’ya ne kadar yakınsa, o kadar iyidir; O’ndan ne kadar uzaksa, o kadar kötüdür.
Kötülük (= zulüm, zâlimlik), Tanrı’dan (= Tanrı’nın Dininden ve Emrinden) uzak olmadır.
İyilik (= sâlihlik) ise, Tanrı’ya yakın olmadır. Kişi, Tanrı’ya ne kadar yakınsa, o kadar iyidir, sâlihtir.
Tanrı’da aslâ kötülük (= zâlimlik, zulüm) bulunmaz. Kötülük (= zâlimlik, zulüm), bizim Tanrı’ya uzaklığımızdan kaynaklanır.
Tanrı her yerde ise, Tanrı’ya uzaklık (ve yakınlık), nasıl bişeydir?!.
Maddî, coğrafî, fizikî bişey değil, duygusal, düşünsel ve amelî bişeydir; üç boyuta alışmış bizler için bunu ‘anlamak, kavramak ‘gerçekten’! zordur.
‘HayriHî ve şerriHî minel Allah’i Teâlâ’ = Hayır ve şerr Allah’tandır.’ın gerçek anlamı budur; yoksa şer (de) Allah’tandır demek değildir; şerr, Allah’a, O’nun dinine, Emrine uzak (= bigâne) olmaktan kaynaklanır.
Âyet-el Kürsî de, 4/Nîsâ, 78, 57/Hadid, 21 ve 64/Tegâbun, 11. âyetlerde başımıza gelen (iyilik ve) kötülüklerin (= musîbetlerin), Allah’ın izniyle olması, Allah’ın bizim için kötülük dilemesi değil, bizim O’na uzak olmamızın, O’nun Emrine bigâne = duyarsız kalmamızın sonucudur.
Allah, hiçbir zaman bizim için kötülük dilemez; O, zâlim değildir. 39/ Zümer, 7. âyet, bu duruma işaret eder; 8. âyet de, bizim ‘O’nun karşısındaki’ psikolojimizi açığa vurur.
Allah’a kötülük (= şerr) atfetmek, O’na çoook büyük bir iftira atmaktır. Kötü olan bir Tanrı’ya güvenilmez = inanılmaz.
Allah (da) El-Mü’min’dir. O’nu kendimize benzetmeyelim!.
Yorumlar
Yorum Gönder