DERS

Ders : Düz anlamıyla, öğretmenlerin öğrencilere öğrettiği veya verdiği bilgi/ler; mecaz anlamıyla, yaşanan (başımıza gelen) olaylardan çıkarılan olumlu-olumsuz sonuç.

Verilen bilgilerden de yaşanan olaylardan da dersler (= ibretler) alınır, alınmalıdır. Okul çağındaki çocukların teorik ders alması ile yetişkinlerin yaşadıklarından (pratik hayatlarından) ders alması, farklı olmamalıdır; teorik dersler, pratik derslerle; pratik dersler, teorik dersler ile uyumlu olmalı; öğretilen bilgiler, hayata dokunmalı, hayatı kolaylaştırmalı.

Öğrendiklerimizden ve yaşadıklarımızdan dersler (ibretler) al(a)mazsak, gün gelir, hayat bize öyle bir ders verir ki, pişmanlık üzerine pişmanlık yaşar ve sonunda bişeyler yapabilecek mecalimiz kalmaz.

Oysa, hayatta (yaşadıklarımızda ve okuduklarımızda) ve doğada ders alacağımız o kadar çook şey var ki, “görüp geçiyoruz”, ders al(a)mıyoruz.

Okullarımızda biiir sürü dersler alıyor, mezun oluyoruz, elimize bir kâğıt parçası (= diploma) veriyorlar ama o diploma neredeyse hiçbir işimize yaramıyor ve hiçbir meselemizi çözmüyor. Mavi yakalılar, beyaz yakalılardan fazla maaş alıyor. Memleket, diplomalı işsizlerle doldu.

...

Zenginlerimizin neredeyse her şeyi var, (sadece) huzuru yok ama yine de o huzuru aramıyor, aramadıkları için bulamıyorlar.

Fakirlerimiz ise, zenginlerimize özeniyor; zenginlerin hayatından dersler almıyor ve huzuru zenginlikte arıyorlar.

Zenginlerimiz ise, huzurun fakirlere “yardımda olduğunu” görmüyor, göremiyor; gün be gün fakirlik artıyor.

Demek ki ihtiyacımız huzur değil, hâlâ para!.

Paraya muhtaçlık arttıkça, ekonomi yönetimi (= siyasî iktidar) piyasayı paraya boğuyor, karşılıksız para basıyor ve paranın değeri/ni düşü/rü/yor.

Çok paranın bize huzur vermediğini bilmiyoruz ama yine de onu elde etmekten vazgeç/e/miyoruz.

Yaşadığımız hayattan dersler almıyoruz; yine de “bildiğimiz hayatı” yaşamaya devam ediyoruz.

Yoksa, bize ders verenler, ders vermeyi mi bilmiyorlar?!.

Çook yüksek oranda bir enflasyon (= hayat pahalılığı) yaşıyoruz.

Yoksa, bizi yönetenler, yönetmeyi mi bilmiyorlar?!.

Yoksa bizler, bizi yönetenleri doğru seçemiyor, doğru yönlendiremiyor muyuz?!.

Yoksa, okuduğumuz ve yaşadığımız hayattan hiiiç dersler almadan, eskilerin dediği gibi aynı şeyleri döne döne okumaya, yaşamaya ve yapmaya devam mı ediyoruz?!.

“Bizim oğlan bina okur, döner döner gene okur.”

Okuduklarımızdan ve yaşadıklarımızdan dersler almazsak, aynı şeylerin (= sıkıntıların) daha beterini bir kısırdöngü ve bumerang gibi yaşamaya devam ederiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET