HÜSRÂN

Hüsrân, zarar-ziyan, kayıp. Çalışıp-çabalamanın sonucunda elde edilen keder, üzüntü ve acı.

Bazı kazanç gibi görülen şeyler (de), sonunda hüsrân ile sonuçlanır. Çook para = maddî zenginlik, geçici rahat, huzur ve konfor gibi. 

Hüsrân ile sonuçlanmayan bir (dünya) hayat(ı) için ne yapmak, nasıl yaşamak gerekir?!.

Kitâb’ın en kısa sûrelerinden biri olan 103. Asr sûresi, bunu bize üç cümlede net olarak verir. 

“Vel-Asr. İnne-l insâne lefî husr; illellezî âmenû ve amilus’sâlihâti ve tevâsav bil hakkı tevâsav bis sabr.” (103/1-3.) = Asra yemin olsun ki, muhakkak insan hüsrândadır; iman edenler, sâlih amel işleyenler, hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariç.

Asr, 100 yıl, bir insan ömrü(nden fazla zaman). İnne, te’kid (= kesinlik) edatı. Hüsrân, insan ömrünün sonunda ortaya çıkan olumsuz faturadır. İşte o zaman, insanda bu faturayı ödeyecek zerre mecal/takat kalmaz; pişmanlık üstüne pişmanlık (= acı üstüne acı), tam bir iflas (= müflislik) yaşanır...

...

Ashâb, bir araya gelirken değil, birbirlerinden ayrılırlarken bu sûreyi (= Asr) okur da ayrılırlarmış. Niye?!. Onlar birlikte iken zaten hayr (= iyilik, sâlih amel) konuşur ve yaparlardı; tek başlarına kalınca da bu sûredeki hususları unutmayalım diye birbirlerine hatırlatırlardı. Hüsrân, Kitâb’ta 65 yerde geçer ve şu tip insanları kapsar :

Allah’a verdikleri sözde samîmî olmayanlar. (2/27.)

Allah’ın rahmet ve merhametinden ümit/umut kesenler. (2/64.)

Allah’ın gönderdiği rehberliğe (= Kitâb ve Peygambere) kulaklarını tıklayanlar. (2/121.)

İslâm’dan başka bir din (= düzen) arayanlar. (3/85.)

Kâfirlere itaat edenler. (3/149.)

Allah’ın gönderdiği rehberliğe (= Kitâb/lara ve Peygamber/ler/e) değil de nefislerinin süflî arzularına, putlara, tâğutlara ve şeytanî duygular/ın/a uyanlar. (4/119.)

Allah’a imanı (= güveni) değersiz ve önemsiz görenler... (5/5.)

İnancından vazgeçenler... (5/21.)

Nefsine uyarak kardeşini öldürenler... (5/30.)

İnananları aldatanlar... (5/53.)

Allah’a (= Huzur’a) varacaklarını, O’na kavuşacaklarını (= bi likâillah) unutanlar ve yalan sayanlar. (5/31.)

Cahilce = bilgisizlik yüzünden çocuklarını öldürenler, Allah’a iftira atanlar, helâli haram, haramı helâl sayanlar. (5/140.)

İnsanlara zulmedenler. (7/9, 23)

Elçileri ve onlara “uyun”! diyenleri yalanlayanlar veya engelleyenler. (7/92.)

Allah’ın azabından emin olanlar. (7/99.)

Kalbiyle değil, diliyle kulluk edenler ki, onlara bir hayr = iyilik isabet ederse kalpleri yatışır; bir kötülük = musibet isabet eserse yüzüstü dönerler. (memnuniyetsizlik sergilerler, isyan ederler.) (22/11.)

Ölçüde-tartıda hile yapanlar. (26/181. 55/9. 83/3.)

Rab hakkında kötü zan besleyenler. (41/23.)

Şeytan/lar üzerinde saltanat = hükümranlık kurduğu için Allah’ı unutanlar. (58/19.)

Malları ve evlâtları yüzünden Allah’ı unutanlar. (63/9. 71/21.)

...

Bunların istisnâları ise :

İman edenler, sâlih amel işleyenler, hakkı ve sabrı tavsiye edenler. (103/2-3.)

Rabbim cümlemizin âqıbetini hayr eyleye.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET