ÖVÜNME

Nelerle övünmüyoruz ki!.

Malımızla, mülkümüzle...

Çoluğumuzla, çocuğumuzla...

Makamımızla, toplumsal statümüzle...

Bilgimizle, ahlâkımızla...

Kısaca sahip olduklarımızla.

Para bitiyor; mal tükeniyor; bir zamanlar “bizim” dediğimiz çoluk-çocuğumuz (evlenince) “başkalarının” oluyor. 

Eşimizle aramızda problemler yaşanıyor,  ahlâklı veya iffetli isek boşanıyoruz; değilsek boşanmadan “başkalarının” oluyoruz.

Bunların hiçbiri başımıza gelmese bile, ya bizi ya da onları toprak alıyor = ölüyoruz.

Pekiî, bize ne kalıyor?!.

İşte, gerçek ve kalıcı hayat, bu sorunun doğru cevabını bulabilmekte ve ona göre yaşayabilmekte!.

Bizi aslâ terk etmeyecek Ölümsüz Bir’ini bulabilmekte ve O’nunla olabilmekte.

Övünenler O’nunla övünsün!. Asıl övünç bu; ötekiler “yalan”!.

Bunu erken anlayana ve ona göre yaşayana ne mutlu!.

Ölünce, mezarımızın başında ‘Hüve-l Bâkî’ yazması, bir işimize yaramaz; ölmeden O Bâkî’yi = O Ölümsüz’ü bir ân evvel bulmamız gerekiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET