NAMAZ KILMAK

Kılmak fiili, Türklere özgü. Fiilin kökü, kıl ise; kıl, çok da olumlu bir anlamda kullanılmaz. Kıl kapmak. Kıl kuyruk. Kıl payı. Kıldan ince, kılıçtan keskin. Burnundan kıl aldırmamak, gibi deyimlerle kullanılır. Kıl, vücudun çook küçük ve çook önemsiz, belli bir büyüklüğe geldiğinde kesilip atılan parçasıdır (= traş). Kılın, namazla bir araya getirilişinden ne amaçlanmış olabilir?!. Haâ, bu fiil, namazla bir araya gelince anlam değişikliğine uğruyor, denirse; nasıl bir anlam değişikliğine uğradığı söylenmeli. Kılmak’ı (= kılmayı) biz başka kelimelerle de kullanıyoruz. Karar kılmak. Mümkün kılmak. Birini birine yardımcı kılmak. Bir hükmü geçersiz kılmak, vs. Karar kılmak’taki kılmak, yeterli görmek. Mümkün kılmak’taki kılmak, güç yetirmek veya izin vermek. Birini birine yardımcı kılmak’taki kılmak, atamak, görevlendirmek. Bir hükmü geçersiz kılmak’taki kılmak, ortadan kaldırmak...

Namaz kılmak’taki kılmak, namazı ne kılmak?!. Namazı, kulluğun bir göstergesi kılmak mı, namazı kulluğa bir araç kılmak mı; yoksa namazı başka şeylere bir araç kılmak mı?!. Meselâ neye?!. Meselâ gösterişe. = “feveylül lil musallîn ellezîne hüm ân salâtihim séhűn” (107/4-5). Meselâ kazanca ve itibara. Ülkede, namaza “hassas/duyarlı”! bir iktidar varsa/görevdeyse, onlara yakın olmak ve onlardan makam almak için namaz bir araç kılınabilir. Namaz kıldırma memurluğu (imamlık) yapmak (= namaz kıldırarak para kazanmak) için namaz kılınabilir... namaz kılan kişilerdeki psikolojiler (ihlâslar!), farklı farklı olabilir. Herkes namazı aynı huşû’ ile kılmaz.  Kimi, namazı kulluğunun bir aracı veya göstergesi olarak görür veya kılarken; kimi de onu, kulluğa hazırlayan bir prova olarak görebilir. İlki, olmuş-bitmiş; ikincisi, henüz daha başlamamış bir eylem/görev gibi durur; namazda ikisi de vardır; namaz böyle kılınmazsa, kulluk yerinde sayar. Ayrıca, kulluğun tek aracı, namaz olarak da görülmez ama namaz kulluğun tüm araçlarını sembolik olarak bünyesinde toplar...

Namaz kılmaktaki amaç, Allah’a kulluk yapmadır; namaz, Allah’a kulluktan (= namaz kılan kulun Allah’la irtibatından) koparılırsa, veya başka amaçlar için kılınır veya kıldırılırsa (= ihlâs bozulursa), namazın içi boşalır = namaz zâyii olur. (= “ezâu-s salâh.” (19/59) ve artık o namaz bizi diriltemez hâle gelir.

Namaz kılmak, Allah’ın dinine destek olmak için Allah’tan destek almaktır. Namaz, başka amaçlar için kılınmaz; kılınırsa, ihlâs bozulur ve namazdan umulan “fayda”!, elde edilemez. Namaz, Allah emrettiği için kılınır (ve kıldırılır); namaz kılmanın ve kıldırmanın ecrini (= ücretini) Allah verir; birileri namaz kılıyorum veya kıldırıyorum diye bi başkasından ücret (= maaş) alamaz; namaz, maddî kazanca araç kılınamaz; namaz, namaz (= Allah) için kılınır.

Namaz, bütün organların (= aklın/başın, kalbin, ellerin-ayakların, gözlerin-kulakların, duygu ve düşüncelerin = tüm benliğin) Allah’a kulluğudur; namazda bütün organlar Allah’ın Huzurunda “esas duruşta”! durur, durmalıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM