TERAKKÎ

Terakkî : Yükselme, yükseliş, sıçrama; kelimenin zıttı, alçalma, düşüş, hubût.

Dünya düzleminde yaşıyoruz. Burada fizîken, yükselme ve düşme mümkün değil. Öyleyse, bu yükseliş ve düşüş, manevî ve ahlâkîdir.

Dünyaya geliş (= doğum), fizikî bir düşüştür ama dünyadan gidişte hem düşüş hem de yükseliş mümkün.

Dünyada kalışta, hem düz gidiş, hem de manevî ve ahlâkî olarak yükseliş ve düşüş mümkündür. Dünyada kalışta düz gidiş, somutu (= fizik dünyayı) aşamama; düşüş, şeytana uyma; yükseliş, dünyayı ve dünyadakileri daha üst (= soyut ve sembolik âlemlerle ve TEK BİR İLAH ile) irtibatlandırma demektir. Bu, din dilinde “âyete” karşılık gelir. Âyet, sembol demektir. Âyetler bizi, fizik dünyayı (somutu) metafizik dünyaya (soyuta) ve tek otorite olan Allah’a bağlarlar. Bu bağlantıdaki geçişler, “bizce”! kademelidir; arada melekler (duygular, düşünceler = dil, vs.) vardır. 

Terakkî, duyguları, düşünceleri (hisleri ve aklı) çalıştırarak ma’nen yükselmedir; maddî ‘kalkınma’ değildir. Günah, düşüştü (= hubûttu = fizik âlemle metafizik âlemin arasındaki bağı koparmaktı); tövbe, yükseliş ve fizik âlemle metafizik âlemin arasındaki bağı tekrar kurmak ve sistemli bir şekilde tek bir ilâh’ın otoritesine evet (= “Lâ ilâhe illâ Allah.”) demektir.

Gönülden “Lâ ilâhe illâ Allah.” demeyenler/diyemeyenler, terakkî edemezler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET