GELME-GİTME

Geliş ve gidişlerimiz, “konumumuza” bağlıdır. Burada iken, geldik, deriz. Pekiî, buraya nereden geldik?!. Gelmeden önce, neredeysek, oradan; oradan “bakınca” da gittik, deriz. Buradan öteye gidince, (biz diyemesek de, burada kalanlar bize) gitti = öldü, diyecekler. 

Dünyaya gelmeye, doğum; dünyadan gitmeye, ölüm diyoruz.

Cümleyi şöyle, şu şekilde kursam, yanlış mı yapmış olurum?!. Biz mi dünyaya geliriz, yoksa dünya bize mi gelir?!. Biz dünyadan mı gideriz, yoksa gittiğimiz yer (= öte dünya) bize mi gelir?!. Her nasıl olursa olsun, geldiğimiz veya gittiğimiz yerde “yeni şeylerle, yeni durumlarla” karşılaşırız. Dünyaya gelince, zorlukla, sıkıntı ile karşılaştık; öteye gidince, karşılaşacağımız şeyleri ise, bizler burada belirliyoruz. Burada karşılaştığımız zorluklar, sıkıntılar da bizim “suçumuz”!. Eğer emre itaat etseydik = yasak ağaca yaklaşmasaydık, buraya gelmeyecek ve hiçbir sıkıntı ile karşılaşmayacaktık. (Ben şahsen, buraya gelmeyen = emre isyan etmeyen insanların varlığına inanıyorum.) Aynı şekilde, buraya gelince, burada da emre isyan edersek = itaat etmezsek, bizi yine büyük zorluklar, sıkıntılar bekliyor olacak; bu seferki zorluklar ve sıkıntılar “kalıcı” olacak. İtaat edersek, hiçbir zorlukla ve sıkıntı ile karşılaşmayacağız.

Rabbimiz Allah, doğruyu va’deder, doğru söyler; O’na inananlar, O’na güvenir ve O’na itaat eder; inanmayan = güvenmeyenler de hep = her zaman kaybeder.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET